27 Mayıs 2007 Pazar

Yazık


Korkularımızdan kaçışlarımız hepimizin başka türlü… Can acısıyla baş edişlerimiz… Sevişlerimiz… Benim mesela sevesim gelir birini… Bırakmaz o kişi ki onu seveyim… Yapacak bir şey yok tabii… Sadece bunun böyle olduğunu, oluyor olduğunu, olacak olduğunu gösteriyor hayat gün be gün ve ben de yavaş yavaş bu sebepten bükülen dudağımı, büzüşen alt çenemi, yaşaran gözlerimi toparlamayı öğreniyorum… Bir gün gelecek, hiç durmamacasına dans etmeye başlayacağım, hiç susmamacasına gülmeye, hiç varolmamışcasına yok oluşumu izleyecek insanlar yüzlerinde bir gülümseme ile… Onlar artık iyiyim, mutluyum zannederek adıma mutlu olurlarken, ben çoktan gitmiş olacağım… Belki o zaman bu sevesim gelen sessiz, utangaç, bana yüz çeviren adamlar- bir elin parmağı kadar bile değiller- bir başkasına izin vermeyi öğrenmiş olurlar… Kapılarını az aralar, ceplerindeki duvarları bir daha geçmeyecekleri bir sokakta yere atarlar… İstemeden, fark etmeden … Ne yazık!  

The Thinkerbell

Hiç yorum yok: