16 Ağustos 2011 Salı

MÜMKÜNLÜ



Şarkının sözleri neden bahsediyor bilmiyorum. Ben dinlerken kendi kendime ‘mümkündür’ dedim. Mümkündür uzak olmayan bir gelecekte, geçmişte bal gibi de tadına bakılmış, tadı damağımda kalmış şeylerin yaşanması. Bir kez daha sadece ve sadece ‘ben’ olarak, içimden geldiği gibi yaşamak ve kimselerce didiklenmemek. Üretmek; ki üretmek demek sadece yazmak değil, çizmek değil, çekmek değil, dünyaya bir bebek getirmek değil. Üretmek; bazen liderlik yapmak demek. Elle tutulur, gözle görülür şeyleri değil de, bir insanın can sıkıntısının çaresini bulmak bazen. Yolunu kaybetmişlere yol göstermek. Alacaklı olmayanlara, vermek ve alıp gitmelerine izin vermek. Bazen sadece bir sofra kurup, umutluları toplamak, umutsuzlarla buluşturmak. Bazen uykusuz geçen bir gecenin ardından, birine taze taze portakal suyu sıkmak. Yani atla deve değil bu ‘üretmek’.
Korkuyoruz. Adımız, sanımız kalmayacak geriye, unutulup gideceğiz diye. Yalnız kalacağız diye. Hem canımız da yanmış, belki bilmeden can yakmışız. Dünyaya adım atalı zaman geçmiş, zırhlar edinmişiz. Acıdan kaçınmayı öğrenmişiz, öğretmişler. Her kimse onlar hatırlamalı;_ ‘benden güçsüzler’_. Ötekileşmem de bundan belki. Bu dediklerim kişisel değil. Okuyorsan ve içinden ‘Ne güzel anlatıyor’ diyorsan sen de öylesin. Bekleme kimseden bunları duymayı. Tüm bir hayatın boyunca en sadık olacağın, olmak zorunda olduğunla konuş. Aynaya bak ve cesaret et söylemeye; Mümkündür tekrardan sevmek, sevilmek. Mümkündür daha çok ahşap bu hayatta. Daha çok yeşil. Daha az angarya, daha az maruz kalma, daha fazla yaşama.
Şarkı ne diyormuş acaba diye merak edip, google’dan aramaya bile üşenecek olanlar için; ‘Kaldır kıçını da dön bak dünyaya neler oluyor!!’…
ingilizceye açıklamalı çevirisi şöyle bir şeymiş*:
think of me (dir-ni fi bal-ek = have me in your mind = think of me) oh you who i love my heart chose you and i don’t know what to do (ma sebt edwah= i didn’t find a cure for it) today you’re by my side but tomorrow, who knows? that’s how the world is sweet and bitter
no one but you (ghir enta) no one but you no one but you has entered my heart no one but you no one but you only you live in my heart
my situation puzzles me (hali m’heyarni) at night i can’t sleep why, my life? (my life is a kind of love interjection, like turkish “hayatım”) that’s a sin my life that you make me suffer so much! spring does not last forever and roses wilt (in the end) i’m in chaos, i’m in chaos (hali maadoum= my “life” is devastated) think of me
no one but you (ghir enta) no one but you no one but you has entered my heart no one but you no one but you only you live in my heart
( ekşisözlük’e ve satine’e teşekkürü borç biliriz)